Sanatçılar:
Özgür Eryılmaz, Hakan Esmer, Ömer Gücük, Serdar Leblebici, Semih Kaplan

Küratör: Erkan Doğanay

İtalya’yı kapsayan Grand Tour geleneği, on sekizinci yüzyıl Avrupa’sı aristokrasisinde yaygınlık kazanan önemli ve özel bir durumdu ve bu rota sanatçıları da Rönesans ve sonrasında bu ülkeye zorunlu seyahat edilesi rotalardandı. Grand Tour’a katılan genç aristokratlar coşku, cesaret, liderlik becerileri, karar verme yeteneği, iyi davranış tarzları ve yabancı dil bilgisi gibi edinimler kazanırlarken; sanatçılarda ise sanat eğitimi almış olsalar dahi neredeyse İtalya seyahati yapmadan bu ünvana ulaşamayacaklar gibi bir zorunlulukla yapılıyordu. İtalyan ustaları izlemek, etüt etmek, renk bilgilerini keşfetmek, ışığı gölgeyi görmek sanatsal gelişim için eğitim niteliğindeydi.

Tarih ve sanat birikimi açısından Roma her dönem yeniden keşfediliyor ve bu kente ilgi hiç eksilmeden devam ediyor. Vasari’nin “Sanatçıların Hayat Hikayesi”nde bahsettiği gibi “Sanat Kardeşliği” tanımlamasıyla biraraya gelmiş AlarmArt gurubundan dört Türk sanatçı da bu tarihsel izlerin peşindeydi. Hakan Esmer, Serdar Leblebici, Özgür Eryılmaz ve Semih Kaplan “Rewind” adlı projeleri ile Roma’yı arşınladıkları Grand Tour’larından elde ettikleri gözlemlerini görsel olarak aktarmaya çalıştılar. Onlara sanat seyahatlerinde Türkiye’nin İtalya Büyükelçisi Ömer Gücük’te fotoğraflarıyla eşlik etti. 


“Rewind” dörtlüsü, araştırmayı, üretmeyi merkezine alan seyahatlerine Roma ile başladılar. Roma’ya dair gözlemlerini desenlere aktarıp çeşitli notlar aldılar. Fotoğraflar, videolar, çeşitli okumalar eşliğinde bu köklü medeniyetin izlerini birlikte aralamaya çalıştılar. Yolculuklarında, kendisi de fotoğrafla profesyonel olarak ilgilenen Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Ömer Gücük’te onlara eşlik etti. 


Tarihin en köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapan Roma, günümüzde de dünyanın en önemli ve en merak edilen kentlerinden biri olmayı sürdürüyor. Tiber ve Aniane nehirleri arasında, İtalya’nın orta bölgelerinde kalan büyülü şehir, ılıman Akdeniz iklimi ile yılın her dönemi rahatlıkla gezilebiliyor. Ömer Gücük’ün şehre dair tecrübeleri, deneyimleri, görsel ve sözel bilgisi Rewind gurubunun sınırlı zamanı doğru kullanmalarını, sanat tarihi açısından isabetli referanslarla yola devam etmelerini sağladı, bir bakıma yolculuklarını kolaylaştırdı. Borghese Gallery, Vatikan Müzeleri, Museum Leonardo da Vinci, MAXXI - National Gallery of Modern and Contemporary Art, Roma Forumu, Villa Medici, Sistina Şapeli, Museo de Arte Contemporáneo de Roma, Villa Giulia Ulusal Etrüsk Müzesi, Musei Capitolini gibi Roma’nın en ikonik yapıları ve müzeleri olması gerekse dünya sanat tarihinin neredeyse bütün dönemlerinden başyapıtları sergilemeleri açısından önemli müze ve mimari yapılar gurup üyeleri tarafından incelendi.

Tarih boyunca güçlü bir kültürel mirasa ev sahipliği yapan Roma’da, özellikle mimari eserler kentin karakterini oluşturmuş, içlerinden birçok yapı şehrin simgesi haline gelmiştir. Şehrin ruhunu oluşturan mimari eserleri ve bu eserlerin kentle bütünlüğü günümüze kadar etkisini ve görkemini korumayı başarabilmiştir. Her biri ayrı ayrı tarihi, mimari, sosyal özellikler gibi çeşitli nitelikleri barındırarak geçmişten günümüze ulaşan birer miras olmakla birlikte; birbirleriyle, yenilenmeleriyle, yenileriyle de bir bütünlük içinde kentsel açık hava müzesi olarak herkesi etkilemeyi başarmış ve başarmaya devam etmektedir. 
Roma İmparatorluğu dönemi yapılarını (Kolezyum /Amphitheatrum Flavium gibi), Rönesans dönemi yapılarını ve Rönesans’ın katı kurallarına bir tepki olarak 17. yüzyılda başlayan ve günümüzde etkisi hala devam eden Barok mimarinin insanı şaşırtan izlerini Ömer Gücük’ün tarihe yönelmiş vizöründen görürüz. Kuşkusuz bu fotoğraflar Roma gezisinin başlangıcında Rewind sanatçıları için de birer rehber, ön okuma, giriş niteliğinde olmuştur.