Belleğin kıyılarında bir fısıltı mı, yoksa geleceğe atılmış keskin bir çığlık mı? Habip Aydoğdu'nun 2000'li yıllardan sonraki sanatsal yolculuğunda, tuvalin katmanlarına işlenmiş özel bir dilin peşine düşüyoruz. Bu sergi, sanatçının resim diline dahil ettiği kelimelerin ve yazıların, sadece birer form ya da renk öğesi olmanın ötesine geçerek, geleceğe bırakılmış birer nota dönüştüğü 25 yıllık bir döneme odaklanıyor.
Aydoğdu’nun bu dönem resim ve formları üzerinde gördüğümüz metin ya da yazılar, kimi zaman tuval ya da formun bir parçası olarak renklerin arasına sızarken, kimi zaman da keskin bir söz ya da haykırış olarak belirir. Bu sözcükler, sanatçının kişisel ve toplumsal hafızayla kurduğu diyalogun yansıması olarak, eserlerinin sanatsal bir nesne olmanın ötesinde, içinde barındırdıkları mesajlarla geleceğe yönelik birer belge, birer not olma potansiyelini de arttırır. Bu bağlamda sergi, izleyiciler için Habip Aydoğdu kılavuzluğunda, geçmişin izlerini süren ve geleceğe dair ipuçları barındıran bir dönem tanıklığıdır.
"Yaşanmamış Tarihe Notlar" sergisi, Habip Aydoğdu'nun 2000-2025 yılları arasında ürettiği eserleri kronolojik bir düzlemde sunarak, sanatçının gerek kendi coğrafyasının gerekse farklı coğrafyaların sosyal, siyasal ve kültürel bağlamıyla kurduğu diyalogu gözler önüne sermektedir. Bu eserler, bir dönemin görsel hafızasını yeniden inşa ederken, aynı zamanda henüz yaşanmamış bir geleceğe dair birer not düşerek sanat ve bellek arasındaki karmaşık ilişkiyi sorgulamamızı sağlar. Sanatçı, bu eserlerle sadece geçmişi kaydetmekle kalmaz; aynı zamanda geleceğin belleğini inşa etme çabasıyla, bizi sadece bir dönemin sanatına değil, aynı zamanda henüz yaşanmamış, kaleme alınmamış bir tarihin derinliklerine doğru eşsiz bir yolculuğa çıkarır.