Cermodern’in yeni sergisi “Aidiyet Katmanları ”, 03 Nisan’da Cermodern’de ziyarete açılıyor. Sergi, köken kültür sanatçı için ne ifade eder, bir anlamı var mıdır sanatta sorusunun peşinde yol alan Musto/Mustafa Cemal Yıldırım’ın sanat serüvenine içkin bir yolculuk. Köklerinden uzaklarda bir yerlerde yaşayanların aidiyet duygusu, zaman sarmalında çoklu katmanlar oluşturduğunda, öteki göze mi dönüştürüyor sanatçıyı sorusuyla “kimlik ve yalnızlık” kavramlarına odaklanıyor. 

Cermodern’in yeni sergisi Aidiyet Katmanları,  03 Nisan 2025 Cumartesi günü ziyarete açılıyor. Küratörlüğünü yazar, sanat eleştirmeni Ümit Yaşar Gözüm’ün, sergi koordinatörlüğünü sanatçı danışmanı Ayşegül Atmaca’nın üstlendiği sergi, 03 Nisan 2025 – 27 Nisan 2025 tarihleri arasında ziyaretçilere açık olacak.

 

Musto / Mustafa Cemal Yıldırım

Aidiyet Katmanları

 

Kendinde olanı aramakla başlayan serüvenimizde, bizi asla terk etmeyen şey Öz’dür. Herber Read “Sanatçının en önemli amacı varoluşunu inşa etmektir.”   diyerek seslenir geride bıraktığımız yüzyıldan. ‘Öz’ün içkin bir varoluş olduğunu fark eden sanatçı için, köken kültür ne ifade eder? Karşılığı nedir sanatta? Kökler, zaman sarmalında çoklu katmanlar oluşturduğunda mı, öteki göze dönüşür sanatçı? Aidiyetini sorgulamaya başlayan insan, ardında sorgulanamayacak değer bırakır mı? Aidiyetin öze aitliği ve köklerden beslenmeye; içine doğduğun coğrafya,  yetiştiğin kültür çevreni, gelenekten beslenen inançlar, birey olma çabası, arayışlar, yeni ufuklara yönelme, evrensel yolculuk ve eser verme çabası, yeni teknikler deneme, çok kültürlü ortamın sağladığı çoklu bakış açısıdır diyebilir miyiz?

Resmi vazgeçilmez bir uğraş olarak seçenler, özgün bir resim dilinin olması gerektiğinin de bilincindedir. Yaşamdan aldıklarını resim olarak geri vermeyi ilke edinen Musto’yu anlamak için, “Kimlik ve Yalnızlık” kavramlarına varoluş misyonunun baş aktörleri rolünü biçmesindeki etken sebebi sorgulamak gerek! Bütün olan biteni; çağın kaybolan masumiyetini arayan kararlı duruşunda, boşluğa dokunan düşüncenin izinde yürümesinde, öğrenilmiş çaresizliğe mahkum kitlenin yazgısını değiştirme adına, doğu batı düşüncesi üzerinden kendi sentezini yaratan sanat algısında bulacağınızın izdüşümü bu sergi.

Zengin ve dinamik  plastik altyapısı olan sanatçıyı yaratıcı kılan şey arayışlarıdır ki: Kesintisiz arayış serüveninde; yeni hisler, etkiler ve kendisini bulduğu teknikler keşfeder. Tekniğinde doğanın sundukları kadar, insan doğası üzerine yoğunlaşmasının büyük payını hissettiriyor izleyicisine. Katmanların derinliklerindekilere uluşma çabasına, sanatçının yarattığı lirik anlatım dili yol gösteriyor. Maddenin her hali ile ışığın devinimi, anlamın yüceliğine götürüyor. Parmaklarıyla başladığı ve bedeniyle bütünleştirdiği resmin varoluşunda fırça birkaç sıra geriden geliyor. İçgüdüsel sağlam leke ve doku dengesi, pentürel aryalarla varoluşun imgeden gerçekliğe dönüşmesini sağlıyor. Resimlerindeki önemli ayrışmalardan birisi de renk ve zemin katmanlarını oluşturduğu ışıldama/lüminesans boyama tekniğidir. 

Sanatçının  bütün zamanlarına tanıklık eden  retrospektif sergi, aidiyetiyle ilk büyük buluşmasıdır.

 

Küratör
Ümit Yaşar Gözüm